532 yılında Bizans İmparatoru I. Justinianus tarafından yaptırılan, uzunluğu 140 metre, genişliği 70 metre olan dikdörtgen biçiminde bir alanı kaplayan, toplam 9.800 m2 alana sahip Yerebatan Sarayı yaklaşık 100.000 ton su depolama kapasiteli bir su sarnıcıdır.

Yapımında 7.000 kölenin çalıştığı sarnıcın içerisinde ilk bakıldığında sayısız gibi gözükse de toplamda 336 adet sütun bulunmaktadır. Sütunlar 12 sıra halinde her sırada 28 tane olacak şekilde inşa edilmiştir ve her birinin arasında 4.80 metre bulunmaktadır. Sütunların her biri 9 metre uzunluğundadır. 

Bizans döneminde bu çevrede geniş bir sahayı kaplayan ve imparatorların ikamet ettiği büyük sarayın ve bölgedeki diğer sakinlerin su ihtiyacını karşılayan Yerebatan Sarayı, İstanbul’un Osmanlılar tarafından 1453 yılında fethinden sonra bir müddet daha kullanılmış ve padişahların oturduğu Topkapı Sarayı’nın bahçelerine buradan su verilmiştir.

Sarnıcın en çok ilgi çeken bölümü sütun altında yer alan Medusa Başı‘dır.

Kimdir peki Medusa?
Simsiyah gözleri, upuzun saçları ile antik çağların en güzel kadınlarından biri olan Medusa, Zeus’un oğlu yarı tanrı Perseus ile aşk yaşaması sebebi ile kıskanç Athena tarafından ebedi bir lanete mahkum edilmiş. Athena’nın gazabı sonucu güzelliğinden eser kalmayan Medusa’nın uzun saçları yılana dönüşürken, bakışları ona bakmaya cesaret eden erkekleri taşa çevirmeye başlamış.

Medusa başlığının sarnıca ne zaman ve ne sebeple getirildiği tam olarak bilinmese de ters bir şekilde konumlandırılmasının sebebinin baş ters durduğunda bakan kişiyi taşlaştırmayacağına inanılmasıdır.

Müzenin resmi web sitesine burayı tıklayarak ulaşabilirsiniz.